Dünyanın en pahalı şarabı Petrus'u ikon haline getiren, kalitesinden çok iş dünyasında kutlama şarabı olmasıdır.
Şarap dünyasında restoran fiyatları ekonomiye bağlı olarak seyreder. Dünyada ekonomi iyiye gitti mi fiyatlar artar, kötüye gitti mi revize edilir. Son dönemde petrol fiyatlarına endekslendi şarap. Gerçi birçok ürün için geçerlidir bu. Şarabı bu konuda özel kılan ise piyasaya çok hızlı adapte olmasıdır. Tabii burada metropollerdeki iş toplantılarında tercih edilen restoranlardaki şarap mönülerinden bahsediyorum.
İşadamları iş bağlamak, iş konuşmak veya kutlamak için sık sık restoranları ziyaret eder. Özellikle iş yemeklerinde rağbet gören restoranlar şarap cirolarıyla piyasanın nabzını tutarlar. Dünyanın en pahalı şarabı diye anılan Petrus şarabını bu kadar ikon haline getiren, aslında kalitesinden çok iş dünyasında kutlama şarabı olarak tercih edilmesi olmuştur. Burada milyon dolarlık sözleşme kutlamaları sırasında, işi alanın işi verene verdiği önemi ifade etmesi, şarap mönüsünden tercih ettiği şarapla vücut bulur. İşte bu durum da şarap mönülerindeki şarapların özelliklerini ve fiyatlarını belirler.
* * *
2005’te başlayıp 2007 yılına kadar hızla yükselen restoran şarap fiyatları, 2008 yılında kriz nedeniyle satışlar durma noktasına gelince, satışlara can vermek adına fiyatlar aşağı çekilmiş ve böylece satışlar bir miktar hız kazanmıştı. 2009 yılında fiyatlar sabit kalırken, toparlanan ekonomi ile 2010 yılında tekrar artmaya başladı. Bunun dışında şarabın cirodaki payı da 2008 ve 2009 yılında ciddi miktarda düştü. Hal böyle olunca birçok işletme gözlemler yaptı ve kendine özgü çözümler üretti.
Bir bölüm restoran en üst seviye şaraplarının çarpanlarını revize etti, pahalı şaraplarını neredeyse perakende fiyattan sattı. Hatta bazılarında fiyat, köşedeki uzmanlaşmış şarap mağazasının bile altında kaldı. Ünlü Fransız restoranı La Tour d’Argent, Nazilerden bile saklamayı başardığı şarap mahzenini nakit paraya çevirmek adına kriz esnasında açık artırma ile satışa açtı. Yarattığı nakitle daha ulaşılabilir şaraplara yatırım yaptı.
Bazı işletmeler ise pahalı ve bilinen şaraplarda indirim yapmak yerine kaliteli ama bilinmeyen şarapların arayışına girip, onları mönülerinde makul fiyatlardan tavsiye ile sattılar. Mesela ‘Chateau Margaux, Margaux’ yerine misafirlere hemen komşusu olan ama 10’da bir fiyata satılan ‘Chateau Lascomes, Margaux’ önerdiler. Bir anlamda fiyattan çok ama kaliteden az ödün verdiler. Ne de olsa iş yemeğinin bütçesi kısılsa da, işadamları misafirlerine az şarap içirerek cimri gözükmek istemezlerdi.
* * *
Bir grup işletme ise başarı sırrının 75 cl. hacimli şişelere alternatif 50 cl. hacimli şişelerin arzı olduğunu düşündü ve satışlarını böylece artırmayı başardı. Haliyle fiyat düşmese de hesap daha düşük olarak algılanıyordu.
En üst gelir gurubuna hizmet veren birkaç işletme ise müşterilerinin hiçbir fiyat hassasiyeti olmadığını, neredeyse daha iyi iş yaptıklarını gözlemlemiş. Onlar ne fiyata, ne de şarap çeşidine dokundular.
Düzelmeye başlayan ekonomiyle fiyatlar yeniden artmaya başladı. Buna bazıları şarap fiyatında enflasyon diyor. Keşke ekonomi düzelse ama fiyatlar aşağı inmeye devam etse diye geçiriyorum içimden bir şarapsever olarak. Ama arz-talep meselesi. Bu arada ikon şarapların arasından sıyrılan yeni, kaliteli ama fiyatı makul birçok şarap çıktı ortaya. Bir anlamda kriz bazı şaraplara kendilerini göstermek adına yaradı da.
http://www.radikal.com.tr/yazarlar/ogul-turkkan/sarap-ve-ekonomi-1048496/