Son yıllarda şarapta olduğu gibi rakıda da bir devrim yaşanıyor.
Son dönemde basında rakı hakkında bolca haber yayımlandı, ardından da ilk Rakı Ansiklopedisi’nin çıkışı müjdelendi. Hemen Rakı Ansiklopedisi’ni merakla aldım ve karıştırmaya başladım. Harika olmuş, katkıda bulunanların ellerine sağlık. Tek lafım fiyatına, biraz pahalı olmuş. Ansiklopedi sadece rakıyı değil, çevresindeki kültürü de anlatmış, kayda almış. Yenilerini, eskilerini, müziğini, mezesini, sunumunu, sohbetini, önemli şahsiyetlerini, her şeyi.
* * *
Ben hep Türkiye’nin yiyecek ve içecek mirasını mübadeleler sırasında ve ardından da ülkeyi üç kuruşa muhtaç eden hükümetler döneminde kaybettiğini veya dejenere ettiğini savunurum. Maalesef bir şeyleri kayda alma kültürümüz de olmadığı için de önemli bir bilgi mirası yok olup gitti. Aynı dönemde birçok tat da dejenere oldu, bozuldu. Ekonomik sıkıntılar, enflasyonist dönem mesela taze peynir diye bir olgu çıkarttı ortaya. Rakının tadı bozuldu. Şarapta rekabetsizliğin getirdiği atıllık köpeği bile öldürdü. Öylesine tekelci bir anlayış gelişti ki, zaman içinde kötüye alıştık, iyisi böyle olur sandık. Kötülerden alışamadıklarımızı da yıllarca sevmez olduk, yemedik ve içmedik.
Hadi içki içen insanlara “köpüklü şarap, roze seven var mı aranızda?” diye sorun. Öyle berbat şeyler dayattılar ki bizlere yıllar yılı, hepsi böyle olur sandık ve “ben şampanya sevmem, roze içmem” dedik. Halbuki dünyada gözde içkilerden biri olan şampanya, herkesin beğenisini toplamışken, rozeler kasıp kavururken ortalığı, daha dün roze içer olduk, köpüklülerse başka bahara.
* * *
Rakının acısı makbul oldu, sanki ezelden beri acıymış gibi, peynirin tazesi, pastırma sucuk bozuldu, çay çok demlendi, demi çıksın diye, acılaştı, kahve, hiç sormayın, hazır kahve sıvı kahvenin atası olan Türk kahvesini evinden etti, bitirdi. Rakı mezeleri küçücük tabaklardan, ağız eylemelikten, karın doyurmalık hale geldi.
Bugün amaç kalanları kurtarmak, onları süzüp bugünün hayat standartları doğrultusunda yeniden kültürümüze kazandırmak artık. Eskisini kayda almak, gerekli yerde modernize etmek, gerekli yerde de orjinaline sadık olarak kullanmak.
Tüketici daha talepkar mı oluyor, üreticiler arası rekabet mi bilmem ama rakıda da, şarapta olduğu gibi bir devrim yaşanıyor. Bu devrim 2003’te Tekel’in ortadan kalması ile başladı. Önce yeni firmalar çıktı, ardından ürünlerin ambalajları elden geçti, bir taze üzüm rakısı furyası ortaya çıktı, rakı kokteylleri, şimdi yüksek alkollü rakılar elden geçiyor, yakında rakı mönüleri, farklı yiyeceklerle farklı rakılar, belki de rakı sommelier’leri. Kim bilir?