Yeni kuşak meyhaneler, restoranlar ve şefler, farklı lezzetler yaratmalı artık.
Ah keşke İspanya’da rakı içiliyor olsaydı” – ya da şöyle mi desem “Ah keşke İspanya’daki tapasları bizim meyhaneler de yapıyor olsaydı”.
Geçen hafta Barcelona’daydım. Yemeye doyamadığım tapas’larla ve deniz mahsulleri ile tekrar buluştuğum için içim içime sığmadı ve bir tapasçıdan diğerine “Öğlen olsun, akşam olsun da yemek yiyelim” diye sabırsızlıkla koşturup durdum.
Katalan Barcelona, İspanyol olup da biraz Arap, biraz İtalyan, biraz Avrupalı, kesinlikle Akdenizli birçok kültürü özümseyip, kendine özgü harika bir tarz yaratmış. Yemeği, içmesi keyifli olduğu kadar, mimari güzellikleri, yaratıcılığı, denizi ve plajı, müzeleri, kozmopolitliği ile tüm duyulara hitap ediyor.
Deniz kıyısında bir liman şehri olması deniz mahsullerinin bol miktarda tüketilmesini beraberinde getirdiği gibi, tapas restoranlarında da bol miktarda kullanılmasına neden olmuş tabii.
Biraz bizim mezelere benziyor tapas işi. Bol miktarda farklı tapaslar meze gibi geliyor sofraya. Zamanında Sherry şarabıyla yenilen bu mezeler aslında yemeğin
sohbeti örtmemesi için tasarlanmış, ama lezzeti ve çeşitliliği gelişen ve bol ilham kaynağı olan İspanya’da alıp başını gitmiş. Sosyal bir yemek tapas. Bazen ayakta yeniyor, bazen barda, bazen masada. Elinizde tapasınız ve kadehinizle sosyalleşerek dolanıyorsunuz ortada.
Başta ekmek dilimlerinin üzerine konulan şarküteri dilimleriymiş tapaslar. Kadehteki Sherry şarabına meyve sineği dadanmasın diye ekmek dilimi ile bardağa kapak yapılırmış. Ardından zeytinler, sebzeler ve deniz mahsulleri ile tapaslar eklenmiş şarküteri ve ekmeğe.
Porsiyonlar hep küçük. Soğukları var, ara sıcakları, börek gibileri, söğüşleri, ve kızartmaları. Kalamar tava geleneksel bir tapas. Midye dolma, rus salatası, ızgara karides gibi birçok ortak kalem var meze ile tapas arasında.
Bugün şarapla, sherry ile, cider ile, sangria ile, hatta kola ile yiyorlar tapasları.
Çokkültürlülük mü bilmem ama İspanyollar tapası harika bir boyuta taşımış. Biraz İspanyol, biraz Arap, biraz Akdeniz, biraz İtalyan. Bu çokkültürlü zenginliğin nedeni aslında coğrafi konumları, yani Afrika ile Avrupa arasındaki köprü oluşturmalarına dayanıyor. Bizim Asya ile Avrupa arasındaki köprü oluşturmamız gibi.
Bizde de meze devriminin zamanı geldi. Yeni kuşak meyhaneler, restoranlar, şefler, biraz kendimizi zorlayalım. Hadi yeni mezeler yaratalım, deneyelim. Rakı ile tapas, meze ile rakı kadar güzel olurmuş gibi geldi bana sanki. Meze ile şarap da güzel oluyor; aynı tapasın şarapla uyumu gibi.